dua (13. bölüm)
- Ayrıntılar
- Kategori: dua (13. bölüm)
- Gösterim: 996
Görmüş olduğumuz gibi, kilise içindeki Platonik gelenekte, sözsüz ve kendinden geçtirici dua en üst düzeyde görülmektedir. Meditasyon (derin düşünme) ve diğer teknikler canı Tanrı'nın varlığını hissedecek seviyeye çıkarmak için denenmiştir. Dua içimizde olan Ruh'un varlığını hissetmek için bir yol olarak görülüyordu. Fakat dua nedir? Kutsal Kitabın bahsettiği meditasyon, daha önceden bahsetmiş olduğumuz Kalbin Duası'nın meditasyonu mudur? Tanrı'nın varlığını hissetmek için uygulanan bir yöntem midir?
Bazen mezmurcunun, Tanrı'nın harika işleri veya Tanrı'nın karakteri üzerinde meditasyon (derin düşündüğü) yaptığı söylenir. Tanrı'nın kendi insanlarını nasıl kurtardığını anımsar ve bu ona bugün dua etmek için güven verir (Mezmurlar 77:12). Fakat derin düşünme (meditasyon) kelimesi prensip olarak Tanrı'nın yasası dikkate alındığında kullanılmak üzere rezerve edilmiştir. Yeşu'ya gece ve gündüz yasa kitabı üzerinde düşünmesi emredilmiştir ( Yeşu 1:8); ve Tanrı'yı çok sevdiği için sürekli olarak yasası üzerinde derin düşündüğü/meditasyon yaptığı söylemi yaygın kullanılan bir mezmur nakaratıdır (Mezmurlar 1:2; 119:15, 23, 48, 78, 148 ve diğerleri). Yeni Antlaşma'da bu meditasyon fikriyle paralel sayılabilecek en yakın ayet Koloseliler 3:16'dır: Mesih'in sözü tüm zenginliğiyle içinizde yaşasın.
Kutsal Kitabın teşvik ettiği derin düşünmenin mistik geleneğin meditasyonundan ne kadar farklı olduğuna dikkat edin. Açıkça "negatif yol"un tersidir çünkü içeriği zengin olan bir düşünmedir. Aklın boşaltılması değil aklın doldurulmasıdır. İnanan hem Tanrı'nın Yazılarda ne buyurduğunu hem de bunun nasıl uygulanacağını bilmek için Tanrı'nın Sözü üzerinde derin düşünür.
Kutsal Kitap'ın meditasyonu (derin düşünme) Tanrı'yı var etmek amaçlı değildir. Tanrı inananla birlikte vardır dolayısıyla da Yazılarda sözü geçen duanın amacı Tanrı ile sıradan dille yaptığı övgü, şükran, itiraf, dertler ve isteklerle iletişim kurmaktır. Tanrı kişisel olduğundan ve kendisi de dili kullandığından, sıradan insan dili Tanrı ile iletişim kurmak için son derece uygun bir araçtır. Tanrı mutlak bir yabancı değildir. Dil, Tanrı'nın tanımlanması için veya Tanrı ile konuşmak için kullanıldığında değersiz değildir, Tabi bazen karşımıza çıkan belirli birşey hakkında o kadar büyük bir üzüntü duyarız ki veya bazı durumlarda nasıl dua etmemiz gerektiği konusunda kafamız o kadar karışıktır ki kendimizi ifade edecek sözcükler bulamayız. O zaman, en derin isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı bilen Ruh bizim için dua eder (Romalılar 8:26-27).
Dahası, dua etmenin amacı Tanrı'yı görmek ve onun varlığını hissetmek değildir ve dua sadece bu tip bir his olduğunda anlamlı değildir. Elçi Pavlus basitçe şunu der:
Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı'ya dua edip yalvararak şükranla bildirin.
Filipililer. 4:6
Tanrı'nın bizimle olan huzuru ve bize olan sevgisi dua etmemiz için bizi teşvik eden faktörlerdir-asla dua etmemizin amacı, son nedeni veya kısmı değildir.