armağanlar: doğal/doğaüstü ayrımı yoktur (12. bölüm)
- Ayrıntılar
- Kategori: armağanlar: doğal/doğaüstü ayrımı yoktur (12. bölüm)
- Gösterim: 1027
Olağan aktivitelerin küçük görülmesi, doğaüstü olana yapıldığı gibi, doğal olanın da değer düşürümüdür. Platonik düşünce sadece insanîliği ruhsallıktan, akılsal olanı tanrısal olandan ayırır. Aynı türde bir bölünme Hristiyanlar tarafından armağanlar alanında yapılmıştır: doğal olan ve doğaüstü olan, sıradan olan ve karizmatik olan. Fakat bu Kutsal Kitaba dayalı bir bölünme midir?
Yeni Antlaşma'nın armağanlar üzerindeki öğretilerinde insansal ile tanrısallık arasında böyle bir bölünme yoktur. Öğretme, peygamberlik, hizmet, teşvik, diğerlerinin ihtiyaçlarına katkıda bulunma, liderlik, merhamet etme, bilgelikle konuşma, bilgiyle konuşma, iman, iyileştirme, mucizevî güçler, ruhları ayırt etme, diller, dilleri yorumlama, elçilik, başkalarına yardım etme ve yönetim gibi çeşitliliği bulunan armağanların hepsi 1 Korintliler 12:8-10 ve 28-31'de, Romalılar 12:5-8'de ve 1. Petrus 4:10-11'de karizmatik olarak nitelendirilmişlerdir. Tüm bu bölümlerde Yunanca metinlerde karizma terimi (tam olarak " lütuf armağanı") kullanılmıştır. (Efesliler 4:7-11'de karizma kullanılmamış olmakla birlikte müjdecilik ve pastörlüğü(kilise önderliği) de listeye ekleyebiliriz. 1 Korintliler 7'de evlilik ve bekârlık da karizma olarak nitelendirilmiştir.)
Çeşitli listelerin "olağan" ve "olağanüstü" armağanların ikisini birden içerdiği, fakat doğal/doğaüstü veya insansal/tanrısal ayrımının yapılmadığı açıktır. Bazı armağanları olağanüstü diye tanımlayıp bunların gerçek ruhsal olanlar olduğunu söylemek yanlıştır. Dillerle konuşma ya da iyileştirme armağanı gibi armağanların Ruh tarafından verilmiş olmasının daha belli olması onları daha yüksek bir seviyeye koymaz. Ne de bu armağanlara sahip olan kişinin Ruh'a daha açık olduğu, Ruh'la dolu olduğunu ya da daha olağan armağanlara sahip diğerlerinin zevk alamadıkları Ruh'u en fazla derecede bildiği anlamına gelir.
Olağanüstü armağanları ayrı bir kefeye koymak Ruh'a karşı daha büyük bir açıklık ifade etmek değildir: aslında Ruh'un işlerinin tanımını fazlaca daraltmak olabilir. Kutsal Ruh işlerini tüm hayatımızda göstermektedir, sıradan insansal deneyimlerimizde olduğu gibi olağanüstü yollarla da. Ruh herbirimizin yaratılışıyla ilgiliydi; hepimizin hayatındaki yüce Rab olmuş; inananlar olarak bize yeni bir yaşam vermiş; Hristiyan olduktan sonra bize "olağan" veya "olağanüstü" olan yeni armağanlar vermiştir.
Örneğin Yeremya annesinin rahmindeyken Tanrı'nın bir peygamberi olarak çağrılmak üzere hazırlanmıştı. Tüm hayatı, onu Tanrı'nın peygamberi yapmak için katkıda bulunmuştu. Bu aynı zamanda Pavlus için de geçerliydi. Pavlus Hristiyan olduğunda Tanrı, doğumunda ona kendisi tarafından verilen ve eğitimi sırasında geliştirdiği armağanlara yenilerini eklemişti. Tüm bunlar birlikte çalışarak havari Pavlus'u Tanrı'nın kiliseye hediyesi yaptı. Aynı şey herbirimiz için geçerlidir.
Diğer taraftan "olağanüstü" armağanların da değeri düşürülmemelidir. Böyle yapmak onlara uygunsuz derecede önem vermekle aynı hataya düşürür. Hepimiz iyi armağanlar arzu etmeli ve "olağan" veya "olağanüstü" olsun Tanrı'nın bunları bize kilisesinin ihtiyacı olduğunda vereceğine inanmalıyız. Örneğin eğer şeytanî bir okült içinde bulunan biriyle karşılaşırsak ayırdetme armağanı için veya kişinin inanabilmesine imkân vermek amacıyla Şeytanın engellenmesi için dua etmeli veya gerekirse Mesih adına cin çıkarmalıyız. Herhangi birimizin anti-olağanüstücü olmamıza Tanrı izin vermesin. Gelin pratikte ateist olmayalım.
Aynı zamanda Ruh'un sadece dar bir "ruhsal" alanda değil tüm hayatımızda iş gördüğünü görmeliyiz. Bir kimsenin aklını öğretimde kullanması sonucun ruhsal olmadığı veya karizmatik bir armağanın pratik edilmediği anlamına gelmez. İnsansal olanla tanrısal olanı birbirine zıt düşürmemeliyiz. Ruh dramatik ve açık armağanlarda çalışmakta olduğu gibi daha az açık ve daha az dramatik armağanlarda da çalışmaktadır