Morton Kelsey Platonik dünya görüşünü bilerek benimseyen kişilere bir örnektir. Daha çok ortodoks (tutucu) Hristiyanlık merkezli biri kaynağını bilmeden Platonizmden etkilenmektedir ve onu gerçekten Kutsal Kitap öğretisiyle karıştırmaktadır. Örneğin olağanüstü ruhsal deneyimler Hristiyan hayatının en mükemmel (ikincil olmak yerine) deneyimleri olarak görülebilmektedir veya akıl değersizleştirilebilmektedir.
Watchman Nee bu tür bir Platonik etkiye çeşitli açık örnekler sunmaktadır. Nee’ye göre insan üç bölümden oluşmuştur: içsel kişi (ruh), dışsal kişi (can) ve endışsal kişi (beden). Duygular veya zihinsel düşünceler dışsal kişiye ait olduklarından Tanrı ile aynı doğaya sahip olamazlar. Sadece ruh Tanrı ile bağdaşır. Nee, bir Hristiyanın ve Tanrı’nın ruhlarının birbirine geçmiş olduklarını kasteder görünmektedir. Ruhun serbest kalması için öz veya ruhun kırılması gerekmektedir.
Nee’nin Tanrı’ya bağlılığın ve günahkârlar olarak bizlerin sahip olması gereken alçakgönüllülüğün üzerinde durması büyük değer taşımaktadır. Fakat bize öyle geliyor ki ruhun serbest kalması için ruhun kırılmasından bahsederken bu değerli vurgulamanın ötesine geçmektedir. Sadece günahkâr doğayı değil fakat özü de reddeder görünmektedir; öz dediğimiz duygulardan, akıldan ve iradeden-Nee’nin “dışsal kişi”sinden-oluşmakta değil midir? Sonuç olarak insanoğlunu değersizleştirmektedir. Doğal merhamet ve duyarlılık da insanî oldukları için günâhtır. Ruh’un işini yapabilmesi için bunların da kırılması şarttır. Özün kırılmasının kişinin sahip olmak için arayışı içinde olduğu bir deneyim olması gerektiği görüşündedir.
Nee ayrıca Kutsal Yazıların, yardım aldığımızı düşünsek bile, aklın kullanılarak okunmasının yeterli olmadığını söylemektedir.
Nee ‘nin bu alandaki öğretileri Galatyalılar 2:20’nin bir yanlış anlaşılması sonucu oluşmuş olabilir: Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Bunu artık özün ruhsal hayatta herhangi bir rol oynamaması, “ben”in yerini Mesih’in alması gerektiği şeklinde almış olmalı. Özün erdemliliğin uygulamaya çalışmasına yönelik tüm çabalarını bu yüzden günâh olarak görmektedir. Bu aynı zamanda Kutsal Yazıları okurken aklî çaba yerine aydınlanma ihtiyacına inancını da açıklamaktadır.
Pavlus Galatyalılar 2:20’de ne demek istemiştir? Öz yerine başka birşey yerleştirilmesi gerktiğini söylemek istemiş olamaz çünkü şöyle diyerek devam etmektedir: Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı’nın Oğlu’na imanla sürdürüyorum. Pavlus’un “ben”i yaşamaya devam etmektedir – yok olmamıştır ve yok olmamalıdır da. Ayrıca yazının içeriği Pavlus’un sadece imanla savunulması sorusuyla ilgilendiğini göstermektedir. 19. ayette, Yasa karşısında öldüm demektedir. Pavlus artık kendini haklı çıkarmaya ya da önem kazanmaya çalışmamaktadır. Daha çok “ Tanrı’nın indinde yaşamaktadır ”. Şimdi hayatının merkezinde Tanrı ve ona olan minnettarlığı vardır. 20. ayet sadece aynı noktanın tekrar ifade edilmesidir. Artık Tanrı’nın karşısında doğruluğunu tekbaşına oluşturmaya veya Tanrı’dan yardım almadan oluşturmaya çalışmamaktadır. Aksine Mesih’i tüm hayatının kaynağı olarak görmektedir. Mesih’in çalışması artık varoluşunun temelidir.
Pavlus Mesih olmadan “ölmüş” olacağını – Tanrı’ya yabancılaşmış olacağını farketmiştir. Sadece Mesih’e olan imanıyla Tanrı’nın gözünde yaşamaktadır ve dolayısıyla gerçekten yaşamaktadır. Mesih onun aklına ışık getirmiştir; daha önce gerçeğe karşı bilgisizken şimdi Mesih aracılığıyla bilgeliğe sahiptir. Daha önce kendisini savunma ihtiyacı yasaya karşı asiliği ve günâha köleliği getirirken şimdi Mesih sayesinde yasayı uygulamakta ve doğruluğu uygulamakta özgürdür.
Pavlus kendisine baktığında, bir inanlı olarak tüm hayatının Mesih’in işini temeli üzerinde yükseldiğini görmektedir. Mesih’e olan imanı Tanrı’yla ve diğerleriyle olan ilişkilerinin ve kendi iç güvenliğinin temel maddesidir. Mesih’e sürekli bağımlılık halinde olmasından dolayı Pavlus şu şaşırtıcı ifadeyi söyleyebilmektedir: Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Pavlus artık özerk olarak yaşamamaktadır. Bu hayatın Yaratıcısı ve Günahlarının Bedel Ödeyicisi olan Mesih’ten aktığını bilmektedir. Fakat Pavlus ne benliğin olmayışına dair ne de benliğini reddettiğine dair bir ifade kullanmamaktadır.
Watchman Nee ’nin yazdıklarının çoğu, özellikle iman ve herşeyin Tanrı’ya mal edilmesi ihtiyacı üzerindeki vurgusu faydalıdır, fakat benlik üzerine olan öğretisi dengesiz, faydasız ve Yeni Antlaşmanın öğretisine terstir.